top of page

Belevi Mozolesi 
-Belevi Mezar Anıtı-

Belevi Anıt Mezarı İzmir İli, Selçuk İlçesi, Belevi Mahallesi yakınlarında bulunur. Küçük Menderes Ovası'nın güneyinde, ovaya çıkıntı teşkil eden küçük bir tepeciğe MÖ 3.yy civarlarında yapılmış olan anıt mezar, bugün kıyısından geçen otoyoldaki tabelasını aramadığınız müddetçe göze çarpmaz iken zamanında Efes- Sardes arasındaki Kral Yolu'nun kenarında ihtişamlı yapısıyla gözler önündeydi.

 

Anadolu'da yüksek bir podyum üzerine tapınak biçiminde kurulmuş anıt mezar tiplerine Likya, Karia ve İonya'da rastlanır.Bugün Belevi Mozolesi'nin önceli olarak Bodrum'da bulunan ve dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen, yapımı MÖ 352' ye tarihlenen Halikarnas Mozolesi gösterilse de aslında Likya bölgesinde kuleli ve payeli mezar çeşitleri MÖ 6. yüzyıla uzanır ve hem Halikarnas Mozolesi'ni hem Belevi Mozolesi'ni ve ardından bölgenin hatta Anadolu'nun dışına çıkarak pek çok mezar anıtı tipini etkileyen ilk örnek, daha önce Ksanthos konusunda bahsettiğimiz, Ksanthos'tan çıkarılan ve 1839 yılında kesilip biçilerek İngiltere'ye götürülen MÖ 5. yüzyıla ait muhteşem Nereidler Anıtı'dır.

 

Belevi Mezar Anıtı eğimli arazide 6 metrelik bir istinat duvarı yardımı ile oluşturulan düz teras üzerine inşaa edilmiş.

Anıt bir kenarı yaklaşık 30 metre olan kare biçimli tabanı üzerinde 23 metreye ulaşan yüksekliği; her köşesindeki -hiçbir zaman tamamlanmadığını gösteren eksiklikler olmakla beraber tamamlanan kısımların- ince işçiliği, kendine haslığı; frizlerindeki, yapı stilindeki, serbest duran heykellerindeki doğu - batı sentezi; mezar odasındaki lahit üzerinde heykeli uzanan kişinin başındaki tacın da söylediği üzere önemli bir şahıs oluşu gibi sebeplerle birinci sınıf bir mezar anıtıdır ve ilgi çekicidir.

 

Mozole kare planlı 2 katlı bir yapı, görünen taban zemininden sonra üç basamaklı bir taban çevresi ve onun üzerinde de ana yapı yükseliyormuş.Anıtın yapımında mevcut bir kaya kütlesinden yararlanılmış ve yapının çekirdeğini bu kaya oluşturmuş.Kireç taşı ana kaya kütlesi dört tarafından ve üstten yontularak 11.5 metre yüksekliğinde küp biçiminde bir blok kaya elde edilmiş, bu ana kaya dört tarafından iyi kesilmiş mermer bloklarla kaplanmış, bu çekirdek kayadan oluşmuş podyum bloğunun ön yüzünde sahte bir kapı bulunmaktayken arka yüzünde yine ana kayanın iki tarafından tavanda birbirine çok yakınlaşacak şekilde oyulmasıyla beşik tonoz örtü sisteminde bir oda meydana getirilmiş; bu odanın içine de mezar odası inşaa edilmiş.

 

 

Yapının ikinci katı ise ayrı bir muazzamlık sergiliyormuş.İkinci katta her kenarda 8 adet olmak üzere toplam yükseklikleri 8.5 metre olan 28 adet sütunla çevrelenmiş bir sundurmanın (peristasis) içinde 14.5 x 13.5 metre boyutlarında olduğu düşünülen kapalı bir kutsal alan bulunuyormuş.Sütunlar siyah bir altlık ve ion stili bir kaide üzerinde yükseliyormuş; başlıklarındaki akantus (dikensiz kenger- ayı pençesi) yaprakları korint sütun başlıkları için genel bir seçim olsa da buradaki işleniş biçimi kendine has bir özellikte. Sütunların üzerinde bezemelerden ve Helen-Amazon, Lapit - Kentauros savaşlarını ve çeşitli spor müsabakalarını anlatan frizlerden oluşan yaklaşık 1.5 metre yüksekliğinde 3 kademeli bir kiriş yükseliyormuş.Bu kirişten sonra bir tavan yapısı var mıydı bilinemiyor ancak kirişin üzerinde köşelerde kafa kafaya vermiş bir çift at, köşelerin arasında her kenarda üç çift aslan vücutlu, başı yukarıya doğru, kanatlı, kısa kesilmiş at yeleli, keçi kulaklı ve boynuzlu, 1.5 metre boyutlarında mitolojik hayvanlar ve bu figürlerin arasında da küre şekilli mermer vazolar bulunuyormuş.

 

Anıtta lahtin bulunduğu ana kaya kütlesine oyulmuş mezar odasının ise dışarıdan girişi olmayan bir oda olduğu düşünülüyor.Mezar odası Karia geleneğinde; kısa bir koridoru ve kendi içinde iki kapısı bulunuyor.Burada bulunan lahit yaklaşık 2 x 3 metre ölçülerinde ve 1.30 metre derinliğinde, lahtin üzerinde kapak kısmında yatakta dinlenen bir şahıs ev kıyafetiyle rahat bir şekilde uzanmış, elinde içki kadehi ve başında diadem (taç) ile betimlenmiş, ebedi sarhoşluk halini ve yeme içmenin diğer dünya ile alakası olmadığını anlatıyor. Lahtin üzerinde 11 tane şarkı söyleyen, oynayan, enstruman çalan, kanatlı ve kuş ayaklı siren figürü bulunuyor. Mezar odasının içinde ayrıca gerçek ebatlarda mermerden yapılmış, Pers tarzında giyinmiş, ayakkabılı, dar pantolonlu, iki taraftan omuzlara sarkan bir baş örtüsü bulunan, olasılıkla mezar bekçisi, mezar sahibinin hizmetinde olan bir erkek heykeli; kaplar ve lamba parçaları bulunmuş. Anıt mezara ait buluntular bugün Selçuk Efes Müzesi ve İzmir Arkeoloji Müzesinde sergilenmekte.

 

Peki 1900'lerin başlarında bulunması ile beraber arkeoloji dünyasının dikkatini çeken Anadolu ölü gömme geleneğinin en güzel örneklerinden biri olan bu anıt mezar kime aitti?

 

Lahitte bu soruya cevap olabilecek bir yazıtın bulunamaması, antik yazınlarda bir bilgi geçmemesi; mezar odasının ve lahit içinin açılan bir delik ile soyulmuş olmasından dolayı mezar sahibine ilişkin kesin bir bilgiye henüz ulaşılabilmiş değil. Ayrıca lahit üzerindeki uzanmış heykelin baş kısmının damlayan su ile erimiş olması da bütün benzetmeleri sonuçsuz bırakıyor. Ancak yine de anıtın ait olduğu düşünülen MÖ 3.yüzyıl bölge tarihine bakıldığında bir takım tahminlerde bulunulabiliyor.

 

Dönem Büyük İskender'in ani ölümü sonrası mirası olan toprakları paylaşan,  Anadolu'da cirit atan Makedon komutanların, hanedanların ve onların birbirleriyle çarpışmalarının dönemi. Bu komutanlardan biri de ünlü Lysimakhos. 

 

Bir taraftan Lysimakhos’un bu mezar anıtını MÖ. 286 yılında kendisi için yaptırmaya başladığı ancak savaşta ölünce buraya gömülemediği düşünülürken diğer taraftan mezarı kendi eliyle öldürdüğü oğlu Agathokles için yaptırdığı düşünülüyor; zira anıtın frizlerinde Helios’un oğlunu elinde olmadan ölüme sürüklemesini anlatan Phaethon ve Heliadesler mitolojisinin izlerine rastlanmış.

 

Bir diğer düşünce mezarın Seleukos Krallarından II.Anthiochos Theos'a ait olduğu. Seleukhoslar İskender'in ölümünden sonra Roma İmparatorluğu devrine değin Doğu Akdeniz' den Batı Hindistan'a kadar hakimiyet süren bir krallıktı ve başkentleri Antakya idi. II.Antiochos Theos'un Efes'te hastalanarak ölünce Suriye' deki savaştan dolayı başkent Antakya' ya götürülemediği ve buraya gömüldüğü düşünülür. Bu anıt mezarın kendisine bu bölgede yaşayan eski karısı Leodike tarafından yaptırıldığını düşünenler de vardır; hatta II. Anthiochos Theos'un Leodike tarafından zehirlendiğini düşünenler de.

 

Hiç bir zaman tam olarak bitirilemediği anlaşılan bu anıtın yapı stilleri açısından geniş bir sentez ihtiva etmesi; Anadolu, Makedon, Yunan ve Pers etkilerini beraber göstermesi gibi ayrıntılar da düşünüldüğünde antik tarih dünyasının mezar sahibi konusunda başka fikirleri olsa da ele bir yazıt geçmeden bunlardan emin olunamayacağı belli ama her şekilde bu anıt mezarın bir yöneticiye, bir kahramana, bir krala ait olduğu aşikar.

 

 

Bugün Belevi Mozolesi'nden arda kalanlar hayli atıl bir halde; çalı çırpı içinde. Zaten buraya ait heykeller, lahit ve yapı elemanları da Efes Müzesi'nde ama mozole hala bir ihtişamı, bir anıt mezar ruhunu şüphesiz barındırıyor.

Anıt Belevi'nden Efes'e doğru otoyolun kenarında göreceğiniz küçük tabeladan sonra dar bir köprü altından geçtiğinizde hemen orada...

23 / 05 / 2021

Kaynaklar

LYSİMAKHOS VE BELEVİ: ARKEOLOJİNİN BİTMEYEN MÜCADELESİ VE ETKİLEŞİME DAİR BAZI DÜŞÜNCELER / Dr. Öğr. Üyesi Ali BORA

Belevi Mausoleum’u / Aynur Kökgil 1967

KÜLTÜREL MİRASIN YAPI MALZEMELERİ TARİHİNE KATKI BOYUTU: BELEVİ MAUSOLEUMU ÖRNEĞİ /  Gamze Kaymak

Anadolu’da Podyumlu Mezar Mimarisi, MÖ. 6. - MÖ. 4. Yüzyıl / H. İbrahim Alpaslan

  • Instagram
bottom of page